"Mutlu ol yeter...."


Bundan sonra okuyacaklarınız, "Müslüm" filminin gelgitli etkisi altında kaleme alınmıştır. O gözle, o anlayışla, o hoşgörüyle ve iç görüyle okuyunuz...

Büyük şehirli entel dantel bilimum beyaz ve mor yakalı gibi Müslüm'le daha yakından tanışıklığım, bize de hitap eden son albümüyle olmuştu. Murathan Mungan candı, şimdi canan olmuşlardı beraber, ne güzeldi...

Film nasıl bir zamanda geldi, kendime sırf kendime hiç zaman ayıramadığım haftaların üzerine geldi, yazı yazamadığım ayların, ağlayamadığım zamanların üzerine geldi, durmasını bilemediğim ve hadi patlamış mısır yemediğim dönemlerin üzerine geldi.

Herkes kendince pay biçiyordur kendine izlediğinden gördüğünden, duyduğundan. Benim içindeki çocuk çıktı, babasıyla konuştu, anasıyla konuştu, kardeşiyle konuştu, kocasıyla konuştu, yavrularıyla konuştu... Konuştukça konuştu.

Şu an neysek dedim, hep o çıktığımız evlerden izlerle doluyuz dedim, anamı babamı gördüm içimde, kah kızdım, kah sardım, ama bu benim işte dedim, ta oralardan buralara hem de. Küçük kız çocuğundan, ona buna carlayan kadına. Sonra kardeş dedim, can parçası dedim, ona hiç açıkça demedim, ama filmde denen bir şeyi ben hep dedim, hep de diyeceğim...

Sonra analığım düştü içime, ben bu güzellikleri yeterince görmüyorum dedim, yeterince basmıyorum bağrıma dedim. Çöple samanı ayıramadın bu yıl yine kadın, dedim. Önümüzdeki yıl böyle olmayacak dedim. İçime dokunmayan ne varsa söküp atacağım dedim önümüzdeki yıl hayatımdan. Kırkıma, kırk sevdiğim şeyle gireceğim, bir sevmediğim olmayacak yakınımda dedim... Bu da bana and olsun dedim.

Başka başka şeyler de dedim. "Özür dilerim" dedim, "beni affettin mi?" dedim, "affettim" dedi dört yaşın mucizesi. "Peki affetmek ne demek biliyor musun?" dedim, "bilmiyorum" diye cevap verdi. İşte ben bir de o zaman ağladım, koşulsuz sevgi bunca mükemmelken, nasıl oluyordu da bazen içimden bir hayvan çıkıp, en kıyamayacağım yanıma bağırabiliyordu. Muhterem'in dediği gibi miydi yoksa, "seni sevmeme izin ver" mi diyordu bana da oğlan çocuğu, "mutlu olmayı hak ediyorsun" mu diyordu. Bağırmak ve birinden korkmak, ondan korkarak ona bağlanmak bunca kötü, bunca sakatlıyken... Ve o çocuk istisnasız her sabah "seni çok seviyorum" diye uyanırken....

Yapma n'olur dedim kadın, yapma n'olur.... Çöple samanı ayır n'olur. Sevdigini kırma ve sevmediklerinin seni kırmasına izin verme dedim. Bunu öğren ve öğret öğretebildiğin herkese de dedim. Hepsini dedim bunların...

Şükran...

Yorumlar